4 Ağustos 2009 Salı

Keyif

Keyif seni çok farklı hallerde bulabilir. Mekan zaman ayarlamaya çalışmak anlamsız. Mekanik bir sesle başlamış olabilirsin güne. Annenin sesinin seni hazır kahvaltıya uyandırdığı günler çoktan geçmiş olabilir. Gece tükenerek izlediğin bininci dizinin binbirinci bölümün kahramanları tüm gece çevrelemiş olabilir seni. Gökyüzünde süzüldüğün rüyalar için fazlaca dolu olabilir beynin. Ve böyle bir gecenin sabahında dolmuşun pis ve soğuk camında yastığının kıvrımlarını biçare arayarak varabilirsin işe. Sonra ne mi olur. Hiçbirşey. Farklı hiçbirşey. Yine çalışırsın. Belki biraz haz belki sadece sorumluluk bilinciyle. Veya ürettiğin reflüne inat gün boyunca içtiğin çayların çişi olabilir. Gücün sadece bu verime yetebilir. Olabilir yani, gerçekten olabilir.

Akşama işin yoktur. Ama kimseninde senle işi yoktur. Vitrin camlarında kendini görmekten tiksindiğin için ve yanına senin gibi vitrin camlarından tiksinen bir yoldaş bulamdığın için tek başına oturabilirsin evinde. Evin kuvvetle muhtemel pis olabilir. Kafanın dağınıklığı odanda yansıyor olabilir. Evdeki balığın için otamatik yemleme makinasından farksız olabilirsin. Sevmeyebilir seni. Ve sende bu detaya hüzünleniyor olabilirsin.

Ama işte olur bazen. Patron kendi tatil planlarını yaparken sana iş planı çıkartmıştır. Sen google mapten baktığın denizin karşısında kahveni içerken alt tabla bir işe geçip bir hayallere hala da keyiflenebilirsin. Belki tuz ve yosun kokan denizin karşısındakilerden bile çok. Olur bazen. Nedenini bilmezsin. Kafanı kaldırıp neye olduğunu bilemeden teşekkür edersin.

Hiç yorum yok:

Yuva