8 Haziran 2010 Salı

yaNLizlik

Yalnızlık "herkes" gittiğinde geriye kalan şey değilmiş. "Biri" gittiğinde geriye kalan "herkes" gitti sanrısıymış. Yağmurlu bir günde toprağa düşmeyen tek bir damla için toprağın duyduğu hüzünmüş. Bu hüzün toprağın gözünün doymazlığından değil ama gönlünün avunmak bilmezliğindenmiş.

Ve galiba en zor öğrenilen, öğrenilmiş güveni öğretilen yalnızlıkla yer değiştirmekmiş.

Cüretkar kurulan "yalnız kalmam" cümlelerini eli yüzü kavruk, ama daha olgun olan "ben de birgün yalnız kalabilirim" ile değiştirmekmiş zor olan.

Yalnızlık kimi beceriksizleri seçen ve fakat hayat erbaplarının sağlam kalelerini geçemeyen yaramaz değilmiş. Tıpkı bir fare gibi başının geçebildiği her delikten sinsice sızan bir mutlakmış yalnızlık. Çocuklukta yazması büyüklükte yaşanması sorgulanan bir vazgeçilmezmiş.

Ve kimileri bunu hiç beceremezmiş.

Yuva