24 Eylül 2012 Pazartesi

Ev


Baba ocağında çocuk uykusuna daldığı bir anı kaç kişi hatırlar?

Bir öğleden sonra oyununda odaya dolan ışığı veya bir okul dönüşü aheste sallarken çantayı, evinin caddeye vurduğu gölgeyi. Odasının duvarında oluşan çiziklerde gizli yüzleri veya tırmanılan kapıda ayak kayarken çıkan sesi. Karo taşının kırık köşesini. Mutfağa girdiğinde gelen kokuyu veya annenin tezgâha dönük yüzünü. Ankastrelere daha çok varken tezgâhın altına çekilen pötikare kumaşın rengini kim hemen söyleyebilir?

Peki, kaç kişi hatırlar o an duvarların rengini? Odadaki eşyaları? Kaç kişide kazılıdır yere düşen bir oyuncağın veya kapının arkasına asılı kıyafetlerin gecenin zalim karanlığında aldığı korkunç şekiller? Koridordaki halının kare desenlerinde oynadığı sek sekleri kaç kişi anımsar?

Birkaç yıl önce hevesle yapıştırdığı posteri utançla kaldırırken namussuz boyanın posterle bir gelmesini ve o gediği kapatacak şekilde, anne görmeden, yeni posterini yapıştırdığı anı anımsayan kaç kişidir peki? Temizlendiğinde yerdeki tahtaların kokusunu veya yıkandığında balkon betonunkini? Kaç kişi anımsar o evin numarasının ne renkle yazılı olduğunu?

Asıl sorum da şu ki kaç kişi sanki tuğladan değil de anıdan örülmüş çocukluğunun evini yerinde bulur dönse gitse? Diyelim ki buldu, kaç kişi içeri buyur edilir çalsa kapısını? Kaç kişi korkar ‘o ev’ olmayınca anılarının yer çekimine yenilip yerlere serileceğinden? Kaç kişi sadık bir dostu yüz üstü bırakırcasına suçlanır son kere kapısını kitlerken bir evin?

Yuva