Baba ocağında çocuk uykusuna daldığı bir anı kaç kişi
hatırlar?
Bir öğleden sonra oyununda odaya dolan ışığı veya bir okul
dönüşü aheste sallarken çantayı, evinin caddeye vurduğu gölgeyi. Odasının duvarında
oluşan çiziklerde gizli yüzleri veya tırmanılan kapıda ayak kayarken çıkan sesi.
Karo taşının kırık köşesini. Mutfağa girdiğinde gelen kokuyu veya annenin tezgâha
dönük yüzünü. Ankastrelere daha çok varken tezgâhın altına çekilen pötikare
kumaşın rengini kim hemen söyleyebilir?
Peki, kaç kişi hatırlar o an duvarların rengini? Odadaki
eşyaları? Kaç kişide kazılıdır yere düşen bir oyuncağın veya kapının arkasına
asılı kıyafetlerin gecenin zalim karanlığında aldığı korkunç şekiller? Koridordaki
halının kare desenlerinde oynadığı sek sekleri kaç kişi anımsar?
Birkaç yıl önce hevesle yapıştırdığı posteri utançla
kaldırırken namussuz boyanın posterle bir gelmesini ve o gediği kapatacak
şekilde, anne görmeden, yeni posterini yapıştırdığı anı anımsayan kaç kişidir
peki? Temizlendiğinde yerdeki tahtaların kokusunu veya yıkandığında balkon
betonunkini? Kaç kişi anımsar o evin numarasının ne renkle yazılı olduğunu?
Asıl sorum da şu ki kaç kişi sanki tuğladan değil de anıdan
örülmüş çocukluğunun evini yerinde bulur dönse gitse? Diyelim ki buldu, kaç
kişi içeri buyur edilir çalsa kapısını? Kaç kişi korkar ‘o ev’ olmayınca
anılarının yer çekimine yenilip yerlere serileceğinden? Kaç kişi sadık bir
dostu yüz üstü bırakırcasına suçlanır son kere kapısını kitlerken bir evin?