18 Ekim 2010 Pazartesi

Çocuklarla haftasonu

Geçtiğimiz haftasonu iyice anladım ki hayata çeşitlilik katmak için bir çocukla dirsek temasında olmakta fayda var. Anladığım pek az şeyi gülücükle simgeler beynim ama bunu bile isteye, ben huysuzlanmadan yaptı. Sebebi açıktı.

İlk defa kedimi bir kilimin içinde ninni eşliğinde uyutulurken gördüm. İlk defa şarjlı el süpürgem saç temizlemek için kullanıldı ve ben ilk defa -can kurtarma amaçlı bile olsa- bir başkasının saçını kestim. Şaşırıp kalmanın keyfini çıkardım bütün gün. Yol kenarında büyüyen çalıların yeşil ve kötü kokan meyvelerinden uzun zaman sonra bu denli keyif aldım. Onları havaya atıp yere düşmeden tekmeleyebilmenin insanı kalifiye biri yaptığını geçen haftasonu hatırladım ve üzerinde epey ter attım. Beynimde bir yerlerde bir gün çağırılırım belki diye bekleyip duran yirmi yıllık heyecan ve hevesleri buyur ettim günüme. Meğer ne zamandır beklerlemiş çağırılmayı, gönüllerini aldım.

Ağaçtan palamut topladım. Palamutların tepesindekileri parmaklarıma şapka yapıp kendi beş kişilik ailemi kurdum. İsim verdim onlara; Tombiş, İbiş, Sırık, Süslü, ve Çiroz. Yüzlerini de tükenmez kalemle güldürmeyi ihmal etmedim. Parmaklarım bana gülümseyince ben de onlara gülümsedim. Deneyin, istemsiz oluyor bu. Derken keyfime keyiflendim, yıkamadım ellerimi.

Yuva