6 Nisan 2011 Çarşamba

Kalp ve sümük

Söylediklerini her daim dikkate alacağım bir kadın küçücük bir algı bile binlerce düşünceden daha kıymetlidir dedi geçenlerde. Dediği an benden hiç geçmedi. Anlamaya çalıştım, tam olmadı. Bahsettiği bazen içimize girip yerleşen ve pek de ifade edemediğimiz his gibi birşey mydii? Yok değilse düşünmeden algılanan bir şey mi vardı da ben bilmiyordum? Sorulara cevap bulamadım, çok dert de etmedim. Çünkü yenileri takıldı aklıma. Neden düşünce deyince tatlı bir mağruriyet oluyordu da içimde his deyince kağıt kesiği bir azımsama hatta utanç? Ne ara bu kadar önemser olmuştum aklı? Kalbin de kendi içinde bir kıvrak zekası olduğunu anlayalı olmamış mıydı epey? Epey değil hiç olmamıştı galiba. Kalp deyince aklıma gelen göz yaşı ve sümük kavramı tahminimden daha derinlere işlemişti beynimde. Beynim iş çıkışı üstünde takım elbisesiyle hamburger yiyen bir obez amerikalıyı çağrıştırdı bana. Canımsa yeşil çay çekti.

Yuva