5 Mart 2010 Cuma

Anniş, Hatiş ve Durduş

Kimi kadınlar başka kadınlarmış. Onlar hayatlarını çoklar çoklar sunarmış sevdiklerine.

Girdiklerinde mutfağa ne göbeklerini ne egolarını birbirlerine çarpmadan sevdikleri için emeklerini ortaya koyar, fedakarlığı unlar yağlar pişirirlermiş. Karşılıksız sevginin hafifliği kabartırmış hamuru, ortaya çıkan ondan kimsenin midesine oturmazmış.

Kimi kadınlar doğru soruları sorarmış hayata. Kafaları sanılanın aksine sorusuzluktan değil, doğru soruların hafifliğinden rahatmış. Doğru soruların cevabı hep çoktan seçmeliymiş ve alışılanın tersine seçmeme şansı verirmiş kişiye. Her seçenek kendi içinde yeterince doğruymuş.

Kimi kadınlar arasındaki mesafeler, isimlerin sonuna'oş'lu 'iş'li heceler konup kısaltılırmış. 'Ş' sıcacık bir harfmiş onların dilinde ve nice 'seni seviyorum'dan daha kıymetliymiş. Dişler arasından süzülüp gelir diğerinin gönlünü bir dolanır gezermiş 'ş'. 'Ş' bizlerin anlamadığı bir gizmiş
onların dilinde.

Kimi kadınlar, birbirlerinin eksik tavasını veya sarma yaprağını akıl eder, bir sabah kahvesi vaktinde, ciddi yüzler evden gidince, ş'lerini de alıp yanlarına giderlermiş birbirine. Kimi kadınlar birbirlerinin fincanında hep aydınlık görürmüş. Hatta inanırlarmış bu aydınlığa kendileri bile. Canları öyle istermiş ve tüm müjdeler tombul kuşların ağzından bir diğer kadının hanesine dökülürmüş. Kimi kadınlar hep geniş yürekliymiş. Başkalarının mutlulukları da sığarmış bu geniş yüreğe. Yürekler başkalarının hayalini taşıyabildiği ölçüde büyükmüş.

Yuva