4 Şubat 2019 Pazartesi

Kızıma



Benim kuşum bugün İngiltere’deki okuluna başladı.

Bu benim ömrümde kurduğum en uzun cümle. Bu-benim-ömrümde-kurduğum-en-uzun-cümle…  Bilen biliyor. Cümle bittiğinde verdiğim nefes kim bilir ne zaman alınmıştı, hatırlamıyorum. Durup durmaktan sıkılmış, yorgun öylece çıktı gitti. Arkasına bile bakmadan. Tıpkı Alin gibi. Geri çağırdım, kuşum öpeyim de öyle git dedim. Beni eylemek için geldi, öptüm, gitti. Hevesli çocuk güzelliği üstünde girdi sınıfına. Nefesimi çağırmadım geri. Dedim git, artık vaktidir. Artık özgürsün. İşe yürürken içinden geçtiğim ormanda saldım onu. Yağmur yağıyordu, rüzgar güçlendi. Dağıttı onu ağaçların şefkatli serin kollarına. Evet o artık özgür. Hafif. Ben, artık ben bile hafifim.

Rüzgar saçımı başımı dağıtırken aklıma Alin doğmadan önce düşündüğüm şeyler geldi. Doğum denen şey neden böylesine uzun beklenir ve neden bu denli sancılı olur diye düşünmüştüm bir gün de, sonra demiştim. Ya öyle olmasaydı? Ya pat diye verselerdi onu koynuma? İlk aklıma düştüğünde anne olmak mesela, yanımda bitiverseydi. Anlamak zor değil aslında geçen o karmaşık süreci. Her hücrenin anlaması lazım. Artık bir şeyler değişiyor. Dönüşüyor ve sen buna hazırlanıyorsun. O yüzden lazım o dokuz ay. O yüzden lazım o sancı. Sen tüm benliğinle dönüşümü yaşayana kadar, her hücrenle hazır olana kadar sancıyacaksın evet, ama işte sonra hazırsın. Sonra o öncesindeki kadın değilsin ve bunu kabul etmek artık mümkün. Bugün de öyleydi. Yağan yağmur esen rüzgar benim için artık bir şeylerin değiştiğinin işareti oldu. Güç bela yürüdüm. Ağaçlarla konuştum. Ağlasam mı gülsem mi bilemedim. Onlar güldü, ben yürüdüm.

Bir anne kızın hikayesi doğumla başlar, evet. Ama bu yaşadıkları ilk ve son başlangıç değildir. Çünkü bazen anne baştan doğar. Bir yara kabuğu işlevini tamamlar düşer ve anne yaranın izi olmadan bakabilir kızına. Beni kimse hikayenin aynen devam edeceğine ikna edemez. O anne kızın hikayesi yeniden başlar. Kartlar baştan karılır. Hikaye artık hep yeniden başlayacağını bilir. Daha hafif. Dertlerle ağırlaşmadan, özgür ve çoşkulu.

Gerisi boş laf, özü şu; seni seviyorum güzel kızım. Seninle beraber büyümek hayatta başıma gelen en güzel şey. Veya düzeltiyorum; bu başıma öylece gelen bir şey değil. Seni büyütürken kendimi iyileştirebildiğim büyütebildiğim için kendimle gurur duyuyorum. Büyüyoruz kızım. Ve son olarak şunu diyeyim sana; hikayemizi çok büyük bir merakla hevesle okuyorum.





2 yorum:

brownian dedi ki...

Blogcu anne'nin okuduğu ebeveynlik kitabinin altına yazdiginiz yorum hosuma gitti, kendi düşünceme paralel geldi ve ordan blogunuza tıkladım. Blogunuzdaki background seciminiz ve ilk yazınızdaki düşünceleriniz yakinlik hissetmemi hakli cikardi. Diger yazıları okumadan merhaba demek istedim.

denergezer dedi ki...

Merhaba! Bugün bana biraz zor bir gün. Biraz ondan, biraz şaşkıncalık çok ihmal ettiğim bloguma girdim. Mesajınızı gördüm. Çok teşekkür ederim. Çok iyi geldiniz.

Yuva