4 Kasım 2019 Pazartesi

35+

Kim bilir kaç sene önce. Babaannemleyim. Elimizde nakış ipi, ikimiz de büyük gayret içindeyiz. O zamanlar babaannem bütün torunlarına havlu kenarı örerdi. Çeyizlik. Favori deseni üçgen dilimli olandı. Ama bana sıra geldiğinde ben daha yuvarlak şekilli başka bir model seçmiştim. Simdi de onu örmeyi öğrenmek istiyordum. Babaannem sabırlı kadindir. Hakkini yiyemem, çok uğraştı. Ama benim elimdeki sekil yuvarlak harici her şeye benzemeye başlayınca, kizim dedi. Sen oku. Çeyizi napcan sen, akıllı kizsin!

Hak verdim. Denemiştim, olmamıştı. Epey de ciddiye almış olmalıyım dediklerini ki ikinci doktora sonrası eğitimimdeyim an itibariyle. Ama, bu özünde keyifli anımla ilgili kafam karışık su ara. Mesela, su anki aklim olsa ne derdim babaanneme diye düşünmeden edemiyorum. Veya bir gün anneanne olsam torunuma ne derim? Böyle, böyle garip şeyler aklimi kurcalıyor.  Çünkü, çünkü sayın seyirciler ailenizin akıllı, çalışkan kızı biraz sıkıldı. Bir başka deyişle, her ne yapıyorsa ona yetmemeye veya fazla gelmeye başladı.

Sanıyorum benim jenerasyonum için kaçınılmaz bir donem bu içinden geçtiğim. Çünkü biz 80 donemi doğan akıllı, çalışkan çocukların parlak geleceklerinde finale yaklaştık. Çünkü bu gelecek tasviri hatırlarsanız iyi kariyere sahip olunca biter. Sonrası çocuğun hayal gücüne bırakılır ve fakat çocuğa o vakte kadar hayal kurmaması, dersini sıkı sıkı çalışması tembihlenir. Ziyadesiyle rasyonalite ile ehlîleştirilen beyinleri dur hele der, hele bir oraya gelelim. Sonrası, sonrasına bakarız!

Şimdi ben tam da oradayım sanıyorum. Sonrasında. Çocuklukta bana vaat edilen saygın bir isim, bana yeten bir gelirim var. Mutsuzum asla diyemem ama mutluluğumun kaynağını bu atiğim akıllı adımlar olarak açıklasam kendi zekama hakaret etmiş olabilirim.  Bilmiyorum su ara bana neler oluyor, belki biraz mevsim gecisi. Ama bir şeyler oluyor, eminim. Ya bana vaat edilen parlak gelecek için benden beklenen hemen her adimi atan biri olarak parlak simli şeyleri pek de sevmediğimi fark ettim. Veya ortada parlak pek de bir şeyin olmadığı gerçeğine aydım. Bilemiyorum. Çevreme bakıyorum da,  koca koca unvanlı adamlara kadınlara. Özünde herkes yaralı. Biraz içinde, biraz dışında oyunun. Tatsız. Yaralı olmakla ilgili hiç bir derdim yok, hepimiz öyleyiz ve öyle güzeliz. Ama tatsızlık fena. Sanırım en çok da ilerisi düşündürüyor beni. Benden önde giden birilerinden ilham almaya çok inanan biri olarak meslek hayatımda benden önde gidenlerden pek ilham aldığımı söyleyemem. Veya ilham aldığım yönlerinin onların meslek hayatları ile ilgili oldugunu.Yayin sayisi veya unvan heyecani taşımıyorum. Coşmuyor içim. Ürettiğim şeyi seviyorum ve yapıyorum. Ama sanırım, başka şeyler üretmek istersem buna iznim olsun, en çok da ben kendime bu izni verebileyim istiyorum.

Su ara hava 16:30'da kararıyor ve sonrası evde uzun kış akşamları. Örgüye başladım ben de. Baslarken de kendimi ne denli karikatürize ettiğimi fark ettim. Elinden pek bi is gelmeyen ama akıllı kız tanimimi önüme koydum. Üstüne bu ara babaanneme karşı hissettiğim büyük özlemi de ekledim ve bu anıya ve derken buralara geldim.

Sanırım, bugünkü aklim olsa babaanneme sunu derdim. Süreçten keyif alacak kadar öğrensem bana yeter babaanne, sonucunda değilim. Bana oyun olsun. Bende hep biraz oyun kalsın. Benim oyunlarım gelecekte bana yolumu buldursun. Değerlendirmeye tabi tutulmasın her yaptığım ve iyi ya da kotu yapmanın o şeyi yapmam gerekip gerekmediği hakkında bir yaptırımı olmasın. Oyun olsun o bana. Çocukça kalsın.


Ama çocuklar böyle cümleler kurmaz, kuramaz. Burası tamam ama peki yetişkinler kurar mi? Ben bu ara hava kararınca hep bunları düşünüyorum.





-->

2 yorum:

Unknown dedi ki...

Halbuki onlar bizden daha iyi biliyorlardı bu gerçeği. Yapılan onca havlu kenarı, kanaviçe, Fiskos masa örtülerinin illa ki bizim kullanmamız için olmadığını, bunu yapmanın onlara aslında iyi geldiğini biliyorlardı. Ne zaman niye akıllı Zeki Çalışkan insan mekanik duygusuz işlerle eşleşti ki? Peki şimdi biz bunu bilmiyorlar ne diyeceğiz çocuğumuza? Torunumuza kadar öğreniriz belki

Unknown dedi ki...

Banu

Yuva