5 Kasım 2013 Salı

Bozcaada


Bozcaada'da bir eylül akşamı. Deniz masmavi, kumsal tertemiz.Biraları getiren çocuğun yüzündeki gülümseme sahici. Çalışanların da dinlenenlerin de gözleri ışıklı bulunduğum yerde. Bu önemli. Gölge bir şemsiyeye değil ağaca ait.Elimdeki kitaptaki karakterler birbirinden deli. Yani herşey olabileceğinin en iyisi.

Benimse bir yanım pek kendinden emin. Pek keyifli. Ama işte bir diğer yanımın kafası karışık. Bir diğeri ise küskün. İnsanlar hep iki yanından bahseder ama hepimiz biliriz çook yanımız olduğunu.Bende de öyle işte. Yani içimde her duygu var.Bir ağır basan da. Kendimi en çok 'kendimce doğru' hissediyorum. Tam bana ait söylediklerim, yaptıklarım. Beni gerçekten bilen kime sorsan tahmin eder sanki. En ağır basan duygum bu. İyi de hissetiriyor aslında. Ama işte gönül istiyor ki denge olsun. Tek ses olsun içimde. Ama işte olmuyor bazı bazı. Bende de yok o ara. Ne zamana olur bilinmez de zaten. Öyle.

Aklım dengede. Ben genelde kendi dengemi kendim bozarım. Nasıl bozmayı biliyorsam öyle de düzene koyarım, çok sorun olmaz. Ama bu sefer farklı. Bu sefer dengemi bozanlar üçüncüler, beşinciler. Ve ben işte bunda idmansızım. Bu üçüncü beşinciler bana ne kadar uzaksa dengemi bozuşları da bir o kadar yabancı. Ne hissetmem gerekiyor bilemiyorum. Hoş, hislerim de gerekip gerekmediklerini pek sorgulamıyor zaten. Hesapsız, kitapsız varoluyorlar. Hepsi de o kadar canlı ki içimde, kalp atışlarını duyuyorum. 
Böyle böyle düşünürken aklıma düştü dizeleri bir şiirin. Ki ben pek şiir bilmem. Şaşırdım aklımda kalışına. Meğer zor zamanlar için biriktirmişim farkında olmadan. Uzun uzun sustum içimde. Sahilde herkes konuşurken, okurken birşeyleri veya serin sulara bırakırlarken sıcaklamış gövdelerini, ben uzun uzun sustum. Hani bazen şu an içinde bulunduğum anı hiç unutmayacağım deriz, biliriz bi farklı anda olduğumuzu. Öyle bir andı içinde yüzdüğüm. Ben de uzun uzun susup uzattım anı olabildiğince. O an en güzel anılardan olabilsin diye zaman tanıdım, bekledim pekişsin iyice rengini bulsun. Sonra sonra anladım dedim, evet anladım. Ömrümde hiç bir hikayeyi, hiç bir şiiri anlamadığım kadar anladım o an o şiiri.

Gülümsedim içimin yanlarına. Kafası karışık hallerim çözündü birbiri içinde. Efervesan tabletler gibi serin tertemiz bir suda çözündü aklımdaki herşey. Artık hiç biri ne o kadar yoğun kaldı ne de katı. Ve geriye kalan tek bir tattı. Doğruldum yattığım yerden. Soğuk sulara attım kendimi. Ben de çözündüm Bozcaada'nın sularında. Su soğuktu, aldırmadım.

Günler sonra Çanakkaleye dönen feribota binen kadın o adaya gelen değildi. Ve sanki feribottaki herkes bunun farkındaydı. Ali'ye söyledim, bir çay aldı. Ve ben denizin ortasında şükranla yine aynı dizeleri hatırladım. 

Sizin alınız al inandım
Morunuz mor inandım
Tanrınız büyük âmenna
Şiiriniz adamakıllı şiir
Dumanı da caba
Ama sizin adınız ne
Benim dengemi bozmayınız

Bütün ağaçlarla uyumuşum
Kalabalık ha olmuş ha olmamış
Sokaklarda yitirmiş cebimde bulmuşum
Ama ağaçlar şöyleymiş
Ama sokaklar böyleymiş
Ama sizin adınız ne
Benim dengemi bozmayınız

Aşkım da değişebilir gerçeklerim de
Pırıl pırıl dalgalı bir denize karşı
Yangelmişim dizboyu sulara
Hepinize iyi niyetle gülümsüyorum
Hiçbirinizle döğüşemem
Siz ne derseniz deyiniz
Benim bir gizli bildiğim var
Sizin alınız al inandım
Sizin morunuz mor inandım
Ben tam dünyaya göre
Ben tam kendime göre
Ama sizin adınız ne
Benim dengemi bozmayınız
(Turgut Uyar)

Eğer ki giderseniz Bozcaada'ya ve bir acı damla konarsa yüzünüze bilin ki o benim içimden çözündü. Anca bir su damlası etti o eşsiz sularda. Olur da size denk gelirse bir daha dalıp çıkın derim. Bilin ki geçiyor.


Ama bi gün mutlaka ama mutlaka bozcaadaya gidin. Acaba siz hangi şiiri hiç farkında olmadan ezberlemişsiniz onu bulun. Aklınıza gelmezse birşey o da kabul. O zaman bir Ortaçgil ve bir şişe şarap açın. Güneş batsın ve siz bir devri kapatın.

2 yorum:

Esra Belen Demirtaş dedi ki...

Bi gün birlikte gidelim mi?

denergezer dedi ki...

Cucum da bi şiir ezberlerse neden olmasın:)

Yuva