7 Nisan 2010 Çarşamba

Tuz Gölü Sanrısı

Herkese ne yapması gerektiğini soran yeni yetme... Halim budur... Elimde değil çünkü kalbim kırılınca yolumu gösteren harita da ölçek kayması yaşıyorum. Neyin aslında benim coğrafyamda büyük yer kapladığını neyinse önemsiz bir detay olduğunu şaşıyorum. Dedemin bahçeyi sulamak için açtırdığı kuyuyu haritada arayan on yaş halimden az halliceyim. Tuz gölünden epey şüphelenmişltim o dönem.Şimdi de şüphelerim var ama daha temkinliyim. Çünkü kalbim kırıldı. Çünkü "bunu haketmemiştim" diyen her insan gibi "haklı olarak" buruk içim.

Haklı olmak her zaman keyif veren bir şey değildir ya, öyle işte.

Sen ki koca göl, sen ki içinden balık bile tutmuşum ben... Sen tut tepesinden bakınca hayatın görünmez ol. Nerdesin göl? Daha dün burdaydın. Derdim senin yüreğinin benim yüreğime kuş bakışı uzaklığını ölçmekti. Elimde ipim. Çünkü yoktur yüreklerin kıvrımlı yolları, dolanmaya gerek yoktur ulaşmak için. Ama baktım yoksun göl. Benim ipim elimde kaldı, içim acıdı, seninse kıyılarından bir soğuk esinti ya geçti ya da hiç olmadı.




Hiç yorum yok:

Yuva